Haberler
22.09.2025 15:55
38. Ahilik Haftası kutlamaları kapsamında, 22 Eylül 2025 Pazartesi günü Esnaf Birliği Odası’nda düzenlenen programa Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Fırat Üniversitesi Akademisyeleri, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Turan Kurnaz, STK Temsilcileri, kamu kurum müdürleri, esnaflar ve davetliler katıldı.
Programda Fakültemiz Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet ULUCAN, "Ahi Anlayışı" üzerine katılımcıları bilgilendirmiştir.
Konuşmaların ardından yılın ustası, kalfası ve çırağına şet giydirilmiştir. Program 15 Temmuz Demokrasi meydanında mehteran takımı gösterimi ve ardından pilav ikramı ile son bulmuştur.
Doç. Dr. Mehmet ULUCAN'ın konuşma metni aşağıda yer almaktadır.
"Bilindiği üzere ahî, Arapça kardeş, daha doğrusu kardeş(im) demektir. Kardeş, kardeşlik Türkçede dolayısıyla Türklerde ve Müslümanlarda çok geniş ve yaygın bir anlam alanına sahiptir. Kardeş ve kardeşlik çok boyutlu, çok katmanlı, çok karmaşık bir kavramsallaştırmadır. Buna detaylıca girmeye sanırım gerek yoktur, zira çoğunuzun bunları iyi bildiği rahatlıkla tahmin edilebilir. Çünkü Ahî anlayışı üzerine sayısız çalışma yapılmış, yapılmaya devam etmektedir.
Ahî anlayışı, bir din ki bu din İslam dinidir. Bir kültür ki bu kültür bir Türk-İslam kültürüdür. Bir medeniyet ki bu medeniyet Selçuklu ve Osmanlı uygarlık/medeniyetinin ürünüdür. Bugün asıl üzerinde durulması gereken husus, Ahî anlayışının ne olduğu ne olmadığı, neleri kapsadığı, bunların gerçekte gerekliliği, yararları üzerinde durulması da değildir. Çünkü az çok okuyup yazan, belli ölçüde araştıran, sanat, zanaat ve ticaretle uğraşan, herkes bu anlayışla ilgili belli ölçüde bilgiye sahiptir. Peki neden Ahî anlayışına her geçen gün daha çok ilgi duyulmakta, her yıl Eylül ayı içinde hemen hemen her yerde birçok etkinlik yapılmaktadır? Evet değerli dinleyenler, Ahî anlayışıyla ilgili bilgi eksikliğimiz yoktur. Maalesef inanç eksikliğimiz vardır, dürüstlük sıkıntımız vardır, samimiyet problemimiz vardır. Bugün üzerinde durulması gereken asıl önemli hususlar bunlardır. Çünkü bu anlayış, tâ 13. yüzyıldan beri bu toplum tarafından bilinmekte ve yaşanmaktadır. Aslında bu anlayış en yerli ve en milli anlayıştır. Benzeri diğer bölge ve toplumlarda da görülmesine rağmen en özel ve güzel şekilde Anadolu’da görülmüş ve yaşanmıştır. Mutlaka bu anlayışa hâlâ sahip olanlar vardır. Onlara sonsuz saygı ve sevgi duyulmalıdır. Bugün milli birlik ve beraberliğimizin temelini bu anlayışa sahip olanlar oluşturmaktadır. Onlar olmasaydı elbette çok daha büyük zorluklar, sıkıntılar, problemlerle karşılaşılırdı.
Ahi anlayışı, bir ihtiyaçtan dolayı doğmuştur. 13. yüzyıl Anadolu’suna boy boy gelen Türkler ve diğer Müslüman topluluklar, yeni bir coğrafya, yeni bir din ve kültürel anlayışın kabulü ve yaşanmasına başlarken karşılaşılan zorluklarla beraber gayrımüslimlerle yapılan savaş ve mücadelelerin yanında Moğol baskısı ve mücadelesiyle de yüzleşmekteydiler. Bütün bu zorluklarla karşılaşanlara maddi ve manevi güç ve kazanımlar sağlamada veliler, erenler devreye girmiştir. Bunların başında Ahî Evran-ı Veli gelmektedir. Yine bu mücadelede özellikle Mevlâna Celaleddin-i Rumî, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre gibi din, bilim, kültür ve sanat adamları büyük işler, büyük yararlıklar göstermişlerdir.
Bizi ilgilendiren bugünkü konumuz Ahî anlayışı, Anadolu’da 13. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Ahî anlayışı Anadolu’da elbette bir teşkilatlanmaya gitmiştir. Buna ihtiyaç da olmuştur. Bunun için farklı şehir ve bölgelerde bir örgütlenme, teşkilatlanma da görülmüştür. Ancak bu anlayışın başarısındaki asıl önemli husus, örgütlenmede, teşkilatlanmada değil, başarılı olduğu dönemlerde yazılı ve kayıtlı olmayan ilke ve kurallara şeksiz şüphesiz inanılması ve asla taviz verilmemesindedir. Bu anlayışa kayıtlı bir üye veya müntesip olmaktan çok bu anlayışı benimseyen, özümseyenlerde tam bir inanç, ahlak ve değerlere dürüstlükle sahip çıkılması vardır. Birlik ve beraberlikte samimiyet problemlerinin hiçbir şekilde olmaması ve yaşanmaması vardır.
Ahî anlayışında da “edeb” ilkesi çok önemli bir yer tutmaktadır. Bunu herkes bilmektedir. Ben konuşmamda daha çok şunun üzerinde durmak istiyorum. Bir işe başlarken, devam ederken ve bitirirken “edeb” ilkesine tam riayete uyulmasıdır. Çünkü ahî anlayışı bir süre işi değil, bir süreç işidir. Bu anlayışta devamlılık esastır. Bu anlayış aynı zamanda sürekli eğitim ve öğretimi de barındırmaktadır. Bugün söylenenler, sadece bugün veya bu haftalık değil, hayat boyu devam etmeli, ettirilmelidir. Ahî anlayışı sadece ticaretle uğraşanlar için değil, herkes için gerekli, geçerli ilkeleri içermektedir. Ahî anlayışı sadece tüketiciyi değil, üretici de korur; sadece karşıdakini değil kendini de korumaktır."
Değerlİ öğretim üyemize katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
22.09.2025 [Toplumsal Katkı]
Diğer Haberler
FAKÜLTEMİZ İLE ÖZBEKİSTAN DENOV ...
06.10.2025TÜRK KÜLTÜRÜNDE AİLE
06.10.2025FIRAT ÜNİVERSİTESİ’NE HOŞ GELDİNİZ ...
03.10.2025FAKÜLTEMİZİN İŞLEYİŞİ HAKKINDA ...
03.10.2025ERASMUS+ NEDİR?
03.10.2025YAŞAMINIZI SİZ YÖNETİN BAĞIMLILIKLAR ...
03.10.2025İDARİ PERSONEL TOPLANTISI ...
17.09.2025FAKÜLTE KURULU TOPLANTISI ...
16.09.2025